ZİHNİN MODLARI
İnsanoğlu yaratılışından beri çok büyük buluşlar yaptı,insanlığı bugünlere taşıdı ve daha da ileriye götürmek için merakla çalışmalarını sürüdürüyor.İnsan zihninin bu çalışma sisteminin çok önemli olduğunu hep birlikte görebiliyoruz.
İnsanlar bulundukları durum ve olmak istedikleri yer arasında bir mesafe olduğunda oraya ulaşmak için zihinleri otomatik olarak devreye girer ve bir yol haritası yapar.Bu doğrusal olarak işleyen bir sistemdir.Somut olan sorunlar bu şekilde çözümlenebilir.Karnımız aç ise ,yemek yiyebileceğimiz bir yer seçer ve oraya ulaşmak için bir yol haritası yapar ,uygalarız.
Ancak duygusal yani soyut sorunları aynı doğrusal yöntemle çözmeye çalıştığımızda ,sonuç olumsuzlukla sonuçlanabilir.Zihnin duygusal sorunlarımız için uygun olan bir çalışma sistemi vardır ancak bunu spesifik bir niyetle aktive edebiliriz.
Zihnin bu iki çalışma sisteminin özelliklerini biliyor olmak yaşantımızda bize kolaylık sağlayabilir.
1.Yapan -eden zihin modu:
Yapan eden mod bahsettiğimiz gibi otomatik olarak aktive olan bir çalışma sistemidir.Beynimizde tartan monitör dediğimiz şu anki durumumuz ve olmak istediğimiz yer arasındaki mesafeyi ölçen bir terazi vardır.Örneğin ;ertesi gün çok önem verdiğimiz bir dersten sınavımız var ,yüksek bir puan almak istiyoruz.En son bu dersten aldığımız not 100 puan üzerinden 50 fakat bizim arzumuz minumum 80 puan almak.Şimdi bu aradaki farkı kapamak için ne yapmam gerektiğini bulmak için istem dişi yapan –eden zihin modu aktive olur.
Yapan –eden zihin modunun özellikleri:
a.Otomatik olarak gelir.
b.Düşünce ve fikirlerden faydalanır.
c.Geçmiş ve gelecek üzerine odaklanır.
d.Rahatsız deneyimlerden kaçınır.
e.Bu anın farklı olmasını talep eder.
f.Düşünceleri gerçek var sayar.
g.Hedefe varana kadar işe odaklanır,ne olursa olsun yoluna devam eder.
Düşünceler var olduğumuz sürece olucak ,ancak düşüncelerimize büyük inançla sarılmaktansa onları yaşanan sürecin gerekliliği olarak görmemiz normal bir ruh halini korumamızı sağlar.Fikirlerimizin olması gayet normal çünkü hepimizin benliği var ,benliğimizin varlığını hissedebilmek için fikirlerimiz olucaktır.
Zihnimizin ya geçmişte ya da gelecekte olması üretim ve muhakeme yapabilmemiz için çok faydalıdır.Ancak şu anda neler olduğunu fark edebilmemiz hayattan keyif alarak yaşamanın temelidir.
Günlük yaşantının gereklilikleri olan yemek yapmak,duş almak vs. gibi eylemleri yaparken zihnimizde farklı düşünceler varsa hayatta olduğumuzun farkına varamayız.Herşey bize bir süre sonra anlamsız gelmeye başlar.Bu nedenle zihinimizi bulunduğumuz ana getirebilmek önemlidir.
Hiçbirimiz alışkanlıklarımızdan vazgeçmek istemeyiz.Bildiğimiz yoldan gitmek bizim için her zaman zahmetsiz ve konforludur.Değişiklik yapmamız gerektiğinde ilk önce ,değişime karşı direnç gösterir,eski halimizi korumak için direniriz.Ancak direnç gösterdiğimiz şey bizim için daha faydalı olabilir,bu önemli detayı atlamamak bizim için faydalıdır.Bunun içinde otomatik moddan çıkıp şu ana gelmek gerçeği görmemize yardımcı olur.
Zihnimiz genelde bulunduğumuz vakitten farklı bir zaman diliminde olduğu için hep farklı bir durumda olmak ister.Mesela evimizde gayet konforlu bir şekilde müzik dinleyip vakit geçirirken o sırada alışveriş merkezinde geçen gün denediğimiz bir pantolon aklımıza gelir hemen kalkıp alışveriş yapma isteği duyarız.Bu dürtümüz dinlediğimiz müzikten keyif almamızı engeller,çabucak gidip pantalonu almak isteği güçlenerek bizi oraya götürür.
Bir olay yaşandığında kafamıza gerçekleşmemiş durumlarla ilgili ihtimaller gelmeye başlar.Örneğin çok sevdiğimiz biri hastalandı,doktora gitti,doktor çeşitli tetkikler istedi.Biz henüz sonuçlar belli değilken kötü hastalıklar üzerinde düşünmeye başlar,endişelenir,bu düşüncelerimize inanır ve kaygılarımızı çoğaltırız.Oysa ki o anda kalıp sevdiğimiz kişinin sağlıklı haline odaklanmak bizi daha sakin ve mantıklı hareket etmemizi sağlayacaktır.Bu düşüncelerin gelmesine engel olamayız ancak onları böyle bir sürecin doğal getirileri olarak görebiliriz.
Hayatta her zaman hedeflerimiz olmalı ,varmak istediğimiz bir liman olmazsa fırtınada savrulan bir gemi misali yolumuzu kaybedebiliriz.Ancak bazen gemiler yolda bazı engellerle karşılaşırlar,kimi zaman aşabilirler,kimi zaman aşamazlar yollarını değiştirip hedefteki limanı değiştirmek zorunda kalırlar.İnsanlar içinde hayat aynen böyledir.Biz istediğimize ulaşmak için bir plan yaparız,ancak planımız uygulama esnasında bazı sorunlarla karşılaşır.Böyle bir durumda sorunları çözebiliyorsak aynı hedefe devam edebiliriz ,ya da farklı bir plan yapar hedefe farklı bir yoldan yaklaşırız.Engelin çıkması bizi strese sokarsa ,farklı bir plan yapamaz aynı yolda ısrarcı olur sonucunda derin bir mutsuzluk yaşarız.Oysa ki çıkan sorunları kabul edip direnmezsek ,farklı bir plan geliştirir yine hedefimize belki biraz geçte olsa ulaşırız.
İşte hırsla yapan zihni tanırsak ,kabullenme halimizi besler,kısır döngüden daha rahat çıkabilir,farklı bakış açılarına geçebiliriz.
Kabullenme halide zihnimizin sahip olduğu 2.çalışma sistemidir.Hadi onun özelliklerine de bakalım;
a.Niyet ile çalışır.
b.Duyumlarla çalışır.
c.Ana odaklanır.
d.Hoş olsa da olmasa da deneyimden kaçmaz.
e.Kabullenir,deneyimleri olduğu gibi alır.
f.Düşünceleri zihnin süreçleri olarak algılar.
g.Daha geniş açıdan tüm süreci fark eder.
Zihnimizin kabullenme hali otomatik olarak aktive olmaz ancak belirli bir deneyime niyet ettiğimiz zaman devreye girer.Örneğin bir resim yapmak istiyorsunuz,resmi yapmak üzere masanın başına oturduğunuzda kabullenme haline geçersiniz.Kafamızda planladığımız eyleme başlamak çok önemlidir.Aksi taktirde zihin yapma -etme– modunda kalarak planlar yapmaya,bunları evirip çevirmeye devam eder.Mevcut plan üzerinden eyleme geçerek yaşanan aksaklıklara göre planı revize edebilmek zihnin sahip olduğu çok önemli bir yetenektir.Ancak bu yeteneğini verimli kullanabilmek,zihnimizi kabullenme halini aktif hale getirip olaya daha tepeden bakmakla mümkün olabilir.
Yaşanan her olayın duygusal olarak bir karşılığı ve bu duygunun bedenimizde yarattığı bir duyum vardır.Bir yakınımızın ölüm haberini aldığımızda üzülürüz ,bedenimizde ise midemizde bir kasılma ,göğüs kafesimizde daralma gibi duyumlar oluşur.Oluşan bu tepkilere kulak vermek bizi kabullenme halinde tutar,daha az acı hissetmemizi sağlar.
Çok sevdiğiniz bir işiniz varsa kendinizi çalışıyor gibi hissetmezsiniz.Bunun nedeni sizi sürekli bulunduğunuz anda tutmasıdır.İnsanlar yaşadıkları anda değilken ,ya geçmişte ya da gelecekte gezinirler,bu durum onları odaklanmadan koparır,endişe yaratır ve düşüncelerine sıkıca tutunmalarına neden olur.
Durum ne kadar kötü olsa da kabullenme halindeyken deneyimden kaçmayız.Arkadaşımızla ilgili iletişimsel bir sorun yaşadık ,aramız bayağ gerginleşti.Onunla tekrar iletişime geçmek bizi rahatsız edeceği için aynı ortama girmekten kaçınırız.Ancak bulunmak zorunda olduğunuz bir toplantıda o da var biliyorsunuz,toplantıya katılmamak için zihniniz bahaneler üretmeye başlar,ancak siz toplatıya katılmakta niyetli olursanız,olaya arkadaşınızında orda olacağı fikrinden çıkarak çok daha geniş bir çerçeveden bakıp bu durumu kabullenip,toplantıyı sizin açınızdan daha faydalı bir sonuca götürebilirsiniz.Toplantıda konuşulan konulara odaklanır,kendiniz için nerde kullanabileceğinizi planlarsınız.Diğer taraftan arkadaşınızın da orda olacağı düşüncesine odaklanır ve onunla karşılaşma anıyla ilgili sürekli planlar yaparsanız,toplantıdaki gündemden faydalanamaz ,kendinizi çıkmaza sürüklersiniz.
Kötü ya da iyi olaylar yaşadığımız zaman kafamızda binlerce düşünce belirir.Bu çok normal bir durumdur.Ancak düşüncelerin gelmesinin normal oldugunu anlamamız ,onlara inanmamız çok önemlidir.Yeni bir romantik ilişkiniz var,partnerinizin çok mükemmel biri olduğunu,çok uyumlu olduğunuzu düşünüyorsunuz.Kafanızda gelecekle ilgili bir sürü tatil hayalleri kurdunuz.Bunlar çok normal süreçler,ancak bu hayallerimiz eğer gerçekleşmezse hayal kırıklığına uğramamız bizim düşüncelerimize inandığımızı gösterir ki bu da çok normal bir süreç değildir.Ancak ilişkimizin içinde o anda kalıp keyif alıp,beklentiler içine girmezsek,olumsuzluklar yaşandığında da çekeceğimiz acının daha az olduğunu görebiliriz.
Tüm uzmanların söylediği gibi herkesin belirli bir amacının sağlıklı bir ruh hali için doğru olan.Ancak hedefe ulaşamadığımızda başarısızlık hissinin şiddetli bir şekilde belirmesi kişiyi depresyona sürükleyebilir.Üniversite sınavına hazırlanıyorsunuz ,istediğiniz alan tıp.Siz gerekli olan hazırlıkları yaptınız,fakat o gün şanssızlık yaşandı ve sınava aracınız bozulduğu için geç kaldınız ve giremediniz.Bu durum sizde çok büyük ihtimalle büyük bir üzüntüye neden olacaktır.Fakat siz bir sonra ki seneki sınava hazırlanmaya başladınız,gittiğiniz bir matematik kursunda tanıştığınız bir kişi sizin daha önce hiç duymadığınız ama aslında araştırdığınızda tıptan daha çok hoşunuza giden genetik bölümünden bahsetti.Siz genetikle ilgili yaptığınız araştırmalarda bölümün size ne kadar yakın olduğunu fark ederek ,ilk tercihinize yazıp ,kazandınız.Burda yaşanan olayı sadece büyük şanssızlık olarak görseydik belki de tekrar kursa gitmez ve bizi çok mutlu edebilicek bu meslekten haberdar olamazdık .Tıp fakültesini kazanır başlar,sonrasında bize göre olmadığını fark ederdik.
Aslında her yaşadığımız olayın olumlu ya da olumsuz hiç fark etmez,bizim için en doğru olan olduğuna inanır ve zihin modumuzu kabullenme haline getirir,planımızı yenilersek ne kadar tatminkar bir hayat yaşadığımızı deneyimleyebiliriz.
Tüm meditasyon pratikleri bizlere zihin modlarını doğru bir şekilde kullanabilme yeteneğimizi geliştirmemizi sağlar.O zaman ne duruyorsun ,hemen 3 dk. otur!!
